LGBT Temalı Kaçırılmaması Gereken 5 Film

Cinsel kimlikleri farklı bireylerin yaşamları, kimi zaman nefretle, kimi zaman ilgi ve sevgiyle karşılanan, aslında, diğer yaşam öykülerinde olduğu gibi, tamamen insani duygulara yönelik hisler barındıran yapıdadır. Onların da aileleri, dostları, sevdikleri var ve her film gibi, onların hayatlarını anlatan filmler de, oldukça duygusal, hatta romantik özellikler barındıracaktır. Üstelik bu bireyler, hayatın her alanında birçok zorlukla karşılaştıklarından, sadece hayat içinde var olma mücadeleleri dahi, onlarca, yüzlerce, binlerce filme konu edilebilir, hakkında bir o kadar da kitap yazılabilir. Ama ne yazık ki, bu konu üzerine pek de değinilmeyen, yakın zamana kadar, ancak yer altı filmleri ile gündeme gelen bir alanda. Yine de LGBT temalı kaçırılmaması gereken filmler tabi ki var ve bunlar arasında, farklı özellikleriyle öne çıkan ama genel anlamda benzer duyguları içeren yapımlar.

Blue Is The Warmest Colour (Mavi En Sıcak Renktir)

LGBT temalı filmler arasında, herhalde en bilineni, akılda en çok yer edeni budur. Abdellatif Kechice tarafından yönetilen, başrollerini Léa Seydoux, Adèle Exarchopoulos ve Catherine Salée’nin paylaştığı yapım, lezbiyen kadınların, eşcinselliklerini keşfedişlerini, aşk hikayelerini, terk edilişleri ve sevgiye dair her şeyi içeren, duygu açısından oldukça yüklü bir yapım.

Persona

Ingmar Bergman’ın şaheseri, yapımının üzerinden geçen yıllara rağmen, hala akıllarda kalan, kendisinden sonra yapılmış birçok filmi etkileyen, inanılmaz etkileyici ve bir yandan da beyin yakıcı kurgusuyla hatırlanan bir film. Döneminin pek güzel, en güzide tiyatro oyuncusu Elisabeth Vogler’in, önemli bir piyes sırasında birden susması ve son çare olarak yatırıldığı klinikte, genç hemşire Alma’nın kendisiyle ilgilenmesi, ikisinin tanışması ve Vogler’in uzun uzun hayat hikâyesini anlatması etrafında gelişen hikayesiyle, son derece etkileyici bir dokuya sahip. Psikolojide yeri olan, insanın kişiliği olarak adlandırılan Persona, gerçek kimlikle, toplum içindeki insanın kendine biçmek zorunda kaldığı rollerin çatışmasını konu alan, bir yandan hemşire ve güzel tiyatrocu arasında gelişen aşkı anlatan bu film, efsane yönetmen David Lynch’in Mulholland Drive filmiyle de çokça özdeşleştirilir, hatta Lynch’in bu filmi defalarca izlediği iddia edilir.

Brokeback Mountain (Brokeback Dağı)

Yönetmen Ang Lee tarafından, aynı adlı romandan uyarlanan film, Jake Gylenhaal ve Heath Ledger’ın başrollerini paylaştığı, duygu yüklü bir yapım. Yolları, belki de hiç var olmayan Brokeback Dağı’nda kesişen bir çiftçi ve bir kovboyun hikâyesinin paylaşıldığı film, bütün vakitlerini beraber geçiren ikilinin, bol ağlatan bir yansıtmasıdır.

Monster (Cani)

Amerika tarihinin belki de en çok konuşulan kadın seri katili Aileen Wuornos’un hikâyesini anlatan, güzeller güzeli Charlize Theron’un bambaşka bir görünümle ortaya çıktığı, duygu ve gerilim yüklü bir film. 13 yaşında seks işçiliği yapmak zorunda kalan ve müşterilerini öldürüp soyarak geçinen Aileen’in, Selby adlı lezbiyen bir kadınla tanışması ve aralarında gelişen ilişki nedeniyle, artık erkeklerle bir arada dahi duramaması, ama yaşamak için yapmak zorunda kaldığı tercihler nedeniyle, sevgilisi ve içine düştüğü hayat arasında seçim yapamaması üzerine kurulu hikâye, yine ağlatmama oranı son derece düşük bir filmdir.

Little Ashes (Küçük Küller)

Sürrealizm hayranları için, muhteşem bir tarihsel şölen! Salvador Dali, Luis Bunuel ve Federico Garcia Lorca’nın arkadaşlıklarının konu edildiği, dönemin İspanya’sının sansürcü anlayışı çevresinde, Lorca’nın şair, Dali’nin ressam, Bunuel’in ise yönetmen olarak, kariyerlerindeki yükselişlerini konu alan filmin başrolünde, Twilight filminden tanıdığımız Robert Pattinson rol alıyor. Üstelik, Lorca ve Dali gibi iki üstadın arasında gelişen ilişki, bu filmi çok daha çekici kılıyor.

Farklı özellikleriyle öne çıkan pek çok cinsel yönelim temalı film bulunuyor. Hepsinin temel mesajı, insanlığı bir bütün olarak sevmek ve ayrımcılığın ne kadar gereksiz olduğu üzerinde dönüp dolaşıyor. Ayrımsız, barış ve saygı içinde, bir arada yaşama isteğini öne çıkaran filmler, hem görsel açıdan, hem hikâyelerinin içindeki duygu yükü bakımından, hem de taşıdıkları mesajlara bakıldığında, hepsi birbirinden değerli, kesinlikle izlenmesi gereken, her biri, farklı hikâyelerin, farklı noktalarına dokunan ve büyük ustalıkla işlenen hikâyelere sahipler. Hepimizin benzer hisler taşıyan insanlığın birer ferdi olduğumuzu, beslenen ayrımcılık ve farklı bakışlara rağmen, aslında ne kadar da benzer yanlarımız olduğunu gösteren ufuk açıcı filmleri izlemenizi tavsiye ederiz.

Exit mobile version