Kaliforniya Sendromu Nedir? Nasıl Anlaşılır?

Google, Yahoo, Cisco, Intel, HP gibi dünyanın en büyük şirketlerine ev sahipliği yapan Kaliforniya artık bir de adını verdiği sendrom ile anılıyor.
Sınırsız tüketim, zevk ve eğlence düşkünlüğü, benmerkezcilik (egoizm), yalnızlık ve mutsuzluk Amerikan toplumunu en çok etkileyen duygusal bozuklukların başında geliyor.

Amerikalı psikiyatristlere göre hızla artan ve özellikle de genç nüfusta görülen bu psikolojik rahatsızlığın temelinde fazlasıyla tüketim, üretmeden tüketme mantığı, kişisel zevklere olan düşkünlük, bencillik ve yalnızlık var.

Bu sendroma sahip kişilerin ortak noktası ise tabi ki mutsuzluk. Uzmanlara göre Kaliforniya sendromunu yaşayan kişiler, kendini evrenin merkezi haline getiriyor ve kendinden başka kimseyi önemsemiyor.

Hatta iyi ve kötü algoritması değişiyor öyle ki kendisine iyi gelen, onu tatmin eden şeyleri kötü dahi olsa iyi kabul ediyor. Zamanla birey değer erozyonuna uğruyor ve bir süre sonra da insanı insan yapan değerlerin tümünü kaybediyor.

Sadece kendisi için harcama yapan, paraya tapan, sorumluluklarını göz ardı eden Kaliforniya sendromlu insanlar iş hayatlarında da istediklerini bulamayıp, kendilerini aramak adına sürekli iş değiştiriyorlar. Bu insanlar kendilerine odaklı yaşadıkları için iletişim yönleri çok zayıf, en ufak bir eleştiriyi bile kişisel bir saldırı olarak algılıyorlar ve yok sayma ya da kendilerini savunma yoluna gidiyorlar. Bir taraftan sevdikleri özgürlük hissi ve kendilerini ön plana koyma isteği diğer tarafta hayal kırıklığı ve yalnızlık yaşatıyor.

Bu sendromun içerisindeki insanlar yaptıkları işler nedeniyle o kadar mutsuzlaşıyorlar ki bu duygudan kurtulmak için eğlenceye ve sekse yöneliyor.
Erkekler güçlerini kadınlarsa güzelliklerini kaybettiklerinde bedenleri tükendiğinde hayatı yaşanmaz buluyorlar ve çoğunlukla intihar ediyorlar.

Kaliforniya Sendromu Nasıl Anlaşılır?

Bir psikolojik rahatsızlıktan hayat tarzına dönüşen sendromun özellikleri ise şöyle;

Bu sendromun tedavisinde psikolojik tedavinin yanı sıra birey toplumsal hayata katılmalı, olabildiğince bireysel yaşantısını zenginleştirmeye çalışmalıdır. Maddi tatminlerden çok manevi tatminkârlık arayışına girmelidir.

Exit mobile version