Osmanlı kültüründe, konuğa muhakkak ikram edilmesi gereken, Osmanlı mutfağında halk sofralarından eksik olmayan Osmanlı şerbetleri; Doğu Akdeniz, Orta Doğu ve Orta Asya coğrafyalarında İslam toplulukları tarafından ortaya çıkarılmış ve tüketilmiştir.
Şeker ve suyun sihirli lezzeti şerbetin ana maddeleri de şeker ve suyun yanında doğadan toplanan ürünlerdir. Şekerin yiyecekleri muhafaza etme yöntemi olarak kullanılmaya başlanması ile ortaya çıkan şerbet, yaz aylarında soğuk, kış aylarında sıcak olarak tüketilir.
Osmanlı zamanının oldukça prestijli içeceklerinden şerbet, hastalık tedavisinde kullanılır, şifalı bitkilerden elde edilir ve altın tombakta sunulurdu. Gelen her konuğa mutlaka ikram edilirdi. Günümüzde ise ramazan aylarında sembolik olarak sunulan bir kültür mirasına dönüşmüştür.
Yapımında pek çok farklı malzemelerin kullanıldığı bu lezzetli içeceğin türlerini sizler için araştırdık. İşte günümüze kadar gelen Osmanlı Şerbetleri :
Gül Şerbeti
Yüzyıllardır bir çok hastalığa şifa olan gül, şerbet yapımında da oldukça sık kullanılmıştır. Mis kokusuyla sizi mestedecek gül şerbeti, kurutulmuş gül yaprağı (tomurcuk şeklinde), limon, şeker, su ve kavrulmuş dolmalık fıstıkla yapılıyor.
Nane – Limon Şerbeti
17. yüzyıldan günümüze değerini hiç kaybetmemiş bir şerbet nane – limon şerbeti. İlk olarak Çin’de bulunan limon, Mısır’a geldiğinde balla karıştırılarak ve çeşitli baharatlar eklenerek tüketilmiş. Osmanlı İmparatorluğu’na da bu coğrafyadan gelmiştir. Nane – limon şerbeti yapabilmek için limon, şeker, nane ve su yeterli.
Demirhindi Şerbeti
Ana vatanı Etiyopya olan demirhindi bitkisi, 11. yüzyılda Orta Asya Türkleri tarafından tanınmış ve böylece saraya girmiştir. Vücudun direncini artıran bu bitkiye oldukça önem gösterilmiştir. Demirhindi şerbeti yapabilmeniz için ihtiyacınız olan malzemeler, kuru demirhindi meyvesi, su ve şekerden ibaret.
Üryani Şerbeti
Özellikle Kastamonu’da yetiştirilen üryani eriği, kansızlığa ve sindirime iyi gelmekte. Ömre ömür kattığı söylenen üryani eriğinin şerbeti; üryani eriği, şeker, su ve limondan yapılıyor.
Akasya Şerbeti
Osmanlı dönemi İstanbul’unda dut ağaçları ve akasya ağaçları oldukça önemliydi. Saray ve halk mutfağında şerbetinin yanı sıra güzel kokusu sebebiyle tatlılarda da sıkça kullanılan akasya, ağız sağlığına ve astıma iyi gelmektedir. Akasya şerbetinin malzemeleri ise akasya mayası, şeker, su ve limon.
Gelincik Şerbeti
Uykusuzluğa ve bronşite iyi geldiği bilinen gelincik şerbeti, Osmanlı geleneksel şerbetlerindendir. yaralara sürüldüğünde iyi gelir ve anne sütünü artırıcı etkisi vardır. Yapımı için gelincik çiçeği kurusu, şeker, su ve limona ihtiyacınız var.
İğde Çiçeği Şerbeti
Güzel kokusu ile sevilen iğde çiçeği, ishal, kusma, idrar zorluğu, böbrek rahatsızlığı ve ağızdaki bozuk tatlara iyi geldiği bilinen şifalı bir bitkidir. Osmanlı şerbetleri içinde önemli bir yeri olan iğde çiçeği şerbeti için sadece iğde çiçeği kurusu, su ve şeker yeterli.
Koruk Şerbeti
Ege ve Akdeniz’de oldukça yaygın bulunan koruk suyu ile yapılan bir şerbettir. Koruk şerbeti harareti alır. Kurdeşen hastalığına iyi geldiği bilinmektedir. Bu şerbetin ana malzemeleri de koruk suyu, şeker ve su.
Hurma Şerbeti
Hurma, içerdiği protein ve demir sayesinde vücuda oldukça faydalıdır. Anne sütünü artıran hurma, vücut direncini artırır. Midenin ve sindirim sisteminin düzenli çalışmasına yardımcı olur. İçerdiği B1 ve B2 vitaminleri sayesinde karaciğere iyi gelir. Hurma şerbeti, ana şerbet malzemeleri ve kuru hurma ile hazırlanmaktadır.
Açlığı giderir, protein, demir, anne sütünün artırılması, direnç artırma, vücut yaralarının tamiri. b1 b2 vitamini sayesinde karaciğeri korur
Meyan Kökü Şerbeti
Sıcak havalarda ferahlık sağlayan meyan kökü şerbeti, günümüzde Adana ve Çukurova yöresinde hala tüketilmektedir. Sinir ve sindirim sisteminin düzenli çalışmasına yardımcı olur. Hücre yenilenmesini hızlandırır ve cilt sağlığına faydalıdır. Adana çevresinde ”haşlama” adıyla bilinmektedir. Yapımında zencefil, karanfil ve bal tatlandırmak için kullanılabilir.
Menekşe Şerbeti
Menekşe, Osmanlı zamanında öksürüğe iyi gelmesi ve balgamı kesmesi sebebiyle kullanılan ferahlık verici bir bitkiydi. Ayrıca zihni rahatlatmasıyla ünlüdür. Uykusuzluk ve baş ağrısını gidermeye yardımcıdır. Menekşe şerbeti de yine ana şerbet malzemeleri ve menekşe çiçeği kurusuyla yapılır. Ayrıca limon eklerseniz aromasını daha yoğun hissedebilirsiniz.
Badem Şerbeti
Eskiden daha çok göçmenlerin sattığı ve tükettiği bir şerbet olan badem şerbeti, dövülmüş bademden yapılır. Karanfil ve tarçınla tüketilebilir.
Kızılcık Şerbeti
Osmanlı Sarayı’nın en seçkin lezzetlerinden kızılcık şerbeti, bol miktarda C vitamini içerir. Ekşi olduğu için limon suyu eklemeye gerek yoktur. Bağırsak yaralarının iyileşmesine yardımcıdır, mide üşütmelerine iyi gelmektedir. Bin derde deva meyvelerden kızılcık, rengiyle de göz kamaştırıyor.
Sirkencubin Şerbeti
Sirkencubin şerbeti, diğer şerbetlerden farklı olarak şeker yerine bal kullanılarak yapılmaktadır. Diğer malzemeleri ise üzüm veya elma sirkesi, ve tabi ki su. Bal, vücut direncini yükseltir. Mikrop öldürücü etkisi olan sirke ise, ateş düşürücüdür. Vücuttaki toksinlerin atılmasını kolaylaştırır ve şişkinlikleri giderir.
Keçiboynuzu Şerbeti
Keçiboynuzu şerbeti için ihtiyacınız olan malzemeler, ana şerbet malzemeleri ve ezilmiş keçiboynuzu. Geçmişten günümüze şifalı bir bitki olarak kullanılan keçiboynuzunun faydaları saymakla bitmiyor.